8 Eylül 2014 Pazartesi

EN YAKININDAKİLER!

Hayatımızı,ömrümüzü yemedi mi ya bazı samimiyetsiz ''en''  yakınımızdakiler?!
Sen ne kadar değer versen,onların iyiliğini istesen de o senin gelişmeni,bir yerlere gelmeni,başarmanı neden istemez neden? O içten içe fesatlık neden?
Kötü şeyler yaşarsın. En çok aradığın zamandır en yakınındakileri ama bulamazsın. Evet belki gelse de görüşmeyeceksin.Evet arasa da açmayacaksın o telefonu. Ama o arasın,gelsin,cevabını alamayacaksa da sorsun yine.Tam olarak bunu istersin.Haksız mısın? Tabiki de hayır. Sen haklısın! Çünkü bi insanın en yakınında olmak bunu gerektirir. Ama gelmez ama aramaz ama sormaz. Affedersin,affedersin,affedersin...Olsun dersin ya geçti nasıl olsa. İyi şeyler de olmaya başlamıştır hayatında,şans da bi gülücük atmıştır sana, yavaş yavaş başarı basamaklarını çıkmaya başlamışsındır. Ama bi gün bi fark edersin  o soğukluğu o içten içe fesatlığı.. Anlam veremezsin. Yok ya saçmalama dersin kabul etmek istemezsin. Çabalarsın içindeki seni yalancı çıkarmak için. Zamanla daha çok anlarsın sen kuyuyu tırmanmaya çalıştıkça onlar seni aşağı iter.




Olayları unutmuyorsan eğer, sen kötüyken yaptıkları gelmeye başlar aklına. Hepten soğursun. Yazık olur o güzelim ''en'' yakınındakilere. Ama ''yol vermeyi'' öğrenmelisin! Uzaklaşmalısın oradan kendi kendine zarar verirsin kalmaya devam edersen. Çünkü insanı en çok o düşünmeler yıpratır. Zaten bir süre sonra umrunda olmamaya başlar. Boşveeerrr becerememişsin demek ki seçmeyi. O limandan ayrılıp başka ''en'' lere doğru yola çıkmalısın. Çünkü limansız da olmaz. İçlerinden ayıklaya ayıklaya devam etmelisin. Çünkü hayat tam anlamıyla bunu gerektirir.

                                                                                                                                    Seher Kantar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder